20 Temmuz 2013 Cumartesi

Sabahları;

Uyanıyorum,yataktan kalkıyorum yine hiç bişey yemek istemiyorum,pofuduk terliklerimi giyiyorum , kulaklıklarımı takıyorum telefonumdan Marconi Union-Weighletss parçasını seçiyorum odamın penceresini açıyorum sonra perdeleri.Hava o kadar güzel ki daha tam sabah olmamış aydınlık biraz ama sabah değil.Kollarımı açıyorum yavaşça, gözlerimi kapatıyorum. Müzik başlıyor ah tanrım bu müziğe bayılıyorum o kadar güzel ki, o kadar yumuşak ki.. Gözlerimi açıyorum karşımda binaların yerine deniz olmasını diliyorum ellerime hafifçe rüzgarın değmesini ve denizin o güzel kokusunu duymayı. Oluyor. Binalar kayboluyor birden yavaş yavaş çöküyorlar. Dalga seslerini duyuyorum. Ellerimi oynatmaya başlıyorum ,parmaklarımı,boynumu .Bedenimi kıpırdatıyorum biraz .Tekrar gözlerimi kapatıyorum herşeyi unutuyorum bütün sorunları.Bunu her sabah yapmazsam ölebilirmişim gibi hissediyorum.İhtiyacım var.Müziğin ritmine göre dans ediyorum.Huzuru yaşıyorum, yaşıyorum,yaşıyorum..

25 Haziran 2013 Salı

Bilgisayar oyunları var bi de.


Sinirlendiğimi sandığımda bilgisayar oyunu oynuyorum evet.Sadece sinirlendiğimde değil genelde hep oynuyorum. Lsd, extacy, bonzai nin etkilerini okumuştum bi ara işte ''keyif veren ,  değişen zaman algısı ,kuşlarla beraber havada uçmak, uzay yolculuğu yapmak gibi, kişi için imkansız olanakları birebir gerçekmiş gibi yaşatır. '' gibigibi şeylermiş etkisi. Vay canına dedim bende de aynısı oluyor abicik, özellikle Silkroad, Crysis oynarken. Evet bilgisayar oyunları uyuşturucuymuş demek ve bende bağımlısıymışım bunun . Ben nasıl ''sigarayı bırak artık baba'' diyorsam ''bilgisayarın başından kalk artık kızım'' la aynı şeymiş. Bırakmakta istemiyorum açıkçası , mutluyum ben bundan . Her ne kadar üniversite sınavı derdini düşünsem de bırakamıyorum. Bilgisayar olmadan yapamıyorum ,ihtiyacım var uleyn.

Ah nasıl sinirleniyorum bazen.


Sinirleniyorum Bazen

Sinirleniyorum bazen kendi kendime
En olmadık zamanda olmadık yerde
Olmadık birilerine
Sonra da diyorum “Hayırdır n’oluyor
Sanane, kim n’aparsa yapar sanane”
Sana mı soracak millet “Ne yapacağım” diye

Elimde olsa kayıtsız kalacağım da
Bir şeyler dürtüyor işte ara ara
Yüreğim sessiz kalsa beynim ayakta
Beynim sussa yüreğim feryatlarda
Ben gibi insanlara huzur yok yani
Kendim kendime huzur vermiyorum en başta…
Hiç sinirlenemem aslında, kızamam kimseye. Korumaya çalıştığım için sinirleniyorum, korktuğum için,  üzüldüğüm için , sinirlendiğimi sandığım için sinirleniyorum..

25 Mayıs 2013 Cumartesi

Anne

Hani bazen annenize çok ihtiyacınız oluyor konuşmak için, derdinizi anlatmak için her hangi bir derdinizi, ufacık bir sıkıntınızı belki bazılarının annesi ölmüştür anlatamaz, bazılarının annesi terk etmiştir anlatamaz, bazılarının annesi ise dinlemez. Ve bazılarının annesi vardır dinleyemez hastadır hani ona anlatsanız herşey geçicekmiş gibi hissedersiniz ama o sizi dinleyemez.Yazmak isteme sebebim bu yüzden.. Sayfalarca yazmak istiyorum derdimi. öyle çıkmaza düşüyorum ki bazen ona o kadar ihtiyacım oluyor ki . Elimden hiç bişey gelmiyor onu iyileştirmek için.Ona en çok ihtiyacım olduğu yaşlarımdayım tavsiyelerine,desteğine.. Herşeyi babanla, abinle paylaşamazsın, takılırsın .Anne de o yoktur işte sırdaşındır o senin ,dostundur annendir ya dinlemesini istersin . Anne sevgisine hiçbir zaman doyamadım , alamadım o sevgiyi.İçime atmaktan bıktım herşeyi bunaldım . Sarılıp ağlayarak derdimi anlatmaya çok ihtiyacım var. Beni dinlemesine çok ihtiyacım var. Hiç kimseye ihtiyacım olmadığı kadar ona ihtiyacım var benim.Saçımı okşamasına ,öpüp koklamasına , sevgisine , ilgisine, neşesine, eski anneme çok ihtiyacım var. İçime atmaktan sıkıldım artık bıktım. Tek istediğim şey onun yanımda olması .Labirent gibi bir yerdeyim koşuyorum koşuyorum bir türlü ulaşamıyorum çıkmaza,açım,susuzum,yorgunum,tükenmişim. Bir ışık sadece istediğim soluk loş bir ışık olsun . olsun yeter ki.Çıkmak istiyorum artık..

26 Nisan 2013 Cuma

Bi acayip sanatçı


Grzegorz Kmin
Aynı zamanda bir nörofizyolog olan Polonyalı sanatçı, Aspius lakabıyla da
tanınıyor. Bayılıyorum bu adamın çalışmalarına. Beni benden alabiliyor yaptığı işler, derinliklere doğru sürükleyebiliyor . Belki bende soyutlaşıyorum resimleriyle birlikte,bilmiyorum.. Ama harika işler bunlar . Gerçekten harika. İşte birkaçı: 






  Daha fazlası için tıklayın

Crips

Bölgeleri: Los Angeles

Suç Faaliyetleri: Uyuşturucu ticareti, soygun, cinayet, şantaj, kimlik hırsızlığı

Üye Sayısı: 50,000

Crips şimdiye kadarki en eski ve en kanlı sokak çetesi. Çetenin temeli, efsaneye göre, silah değil yumruklarını kullanan Raymond Washington adındaki bir gence kadar gidiyor. İlk günlerinden beri Cripslerin sahip olduğu bir özellik hiç değişmemiş: Tek merkezli bir çete kurmadaki yetersizlikleri.

Pek çok sokak çetesi gibi Crips Çetesi de, Amerika boyunca yayılmış yüzlerce bölgesel gruptan oluşuyor. Bloods Çetesiyle olan düşmanlığına rağmen, bir Crips üyesinin bir başka Crips üyesini öldürme ihtimali, bir Bloods üyesini öldürme ihtimalinden daha yüksek. Bunun da en iyi kanıtı, “The Eight Tray Gangsters” ve “The Rollin’60 Crips” adllarındaki iki ayrı Crips çetesi arasındaki düşmanlık. Chicano ve Bloods çeteleriyle olan davaları, yoğun ve şiddetli rekabetleriyle tanınırlar. ABD ordusu tarafından ülke dışında bulunan üsleri olduğu belgelenmiştir. 

Tarihçe 1969 yılında Stanley Tookie Williams ile Raymond Lee Washington tanıştı ve ikili Güney Los Angeles'ın doğusuna ve batısına kendi yerel çetelerini kurmaya karar verdi. Çoğu çete üyesi 17 yaşındaydı. Williams kuruluş tarihi 1969'daki anılarını Blue Rage, Black Redemption adlı kitabında toplamıştır. Los Angeles merkezin güneyindeki çetenin aktifleşmesi işsizliğe ve yoksulluğa yol açan 1. Dünya Savaşı'ndaki gerileme gibi nedenlere dayalıdır. Siyah-beyaz ayrımcılığı da çetenin oluşmasına yol açan faktörlerden biridir.
  






                                             Crips çetesi üyelerinden olan efsane rapçi Tupac:



25 Nisan 2013 Perşembe

Hera

Hera, Zeus'un kızkardeşidir. Sonradan karısı da olmuştur. Oceanus ve Tethys adlı Titanlar tarafından büyütülmüştür. Evliliğin koruyucusudur ve evli kadınlara özel bir ilgi gösterir. Biçok mitolojik anlatı, Hera'nın Zeus'un kendisine sadakatsizliğine karşı aldığı öçlerden, kıskançlığından bahseder. Kutsal hayvanları inek ve tavuskuşudur. Argos, en sevdiği şehirdir .Kronos'un büyük kızı olan Hera aynı zamanda Baş Tanrının karısıdır. Zeus kendisine bir hayat arkadaşı aradığı zaman o henüz sütannesi Markis ile birlikte yaşayan genç bir kzdı, ve Markis onu hiç yalnız bırakmıyordu. Bununla beraber bir kış mevsiminin çok soğuk bir gününde Hera ıssız bir yerde yalnız başına bulunuyordu. Birden bire soğuktan üşümüş, titreyen bir kuğu geldi ve omzuna kondu. Üşüyen kuşa acıyan Hera onu yakalayıp ısıtmak için göğsüne yasladı. Oysa bu bir kuş değil Baş Tanrı Zeus'tu.

"Hera, dedi istiyorum ki sen benim karım olasın, büyük gözlü güzel Tanrıça benim peşimden gel, OlymposTa parlak bir that üzerinde ve benim sağımda oturarak saltanat sür.

Hera razı oldu ve Baş Tanrı düğünü yapmak için karısını Kitheron dağının ormanlarla süslenmiş en yüksek tepesine götürdü. Tanrıların evlenmesine sevinen ağaçlar onları selamlamak için dallarını eğdiler ve çeşmelerden Ambrosia (Tanrıların özel içeceği) kokusu yayıldı. Bütün Tanrı ve Tanrıçalar bu düğünde bulunmak için Olypos dağından aşağı indiler. Düğün çok muhteşem oldu. Düğünde göklerin ve yerin bütün Tanrıları, perileri hazır bulunmuştu. Düğüne yalnız Khelone adındaki bir peri kızı gelmemişti. Bu yüzden tembelliğinin cezası olarak onu ağır hareketin ve hantallığın sembolü olan kaplumbağaya çevirdiler. Hera Baş Tanrının elinden tutar tutmaz yaldızlı bir bulut onları neşe içinde Olympos'un tepesine Zeus'un sarayına götürdü.

Güzel Tanrıça Hera o günden sonra; Ölümsüzler arasında, Baş Tanrının karısı, Olympos'un sultanı olarak kaldı. İlahi otoriteyi kocası ile birlikte paylaştı. O'da Zeus gibi bazen göğün en yüksek yerinde gürler, öfkeye kapıldığı zaman rüzgarın zincirlerini çözer, denizleri altüst ederdi. Denizlere sözünü geçirir ve bazen ayaklarının altında parlayan yıldızlara bile karışır onları idare ederdi.

Olympos'ta oturan bütün Tanrıçaların en güzeli en çok saygı göreni idi. Kocasının sarayında toplantı salonuna girdiği zaman bütün Tanrılar ayağa kalkar onu selamlarlardı. Onun öfekiside Zeus'unki gibi korkunçtu, tahtında otururken sinirlendiği zaman bütün Olympos'u titretirdi.

    Hera ve Zeus